Dikenleri zehirli ancak eti yenebilir ve lezzetli istilacı türlerden olan aslan balığı ve uzun dikenli deniz kestanesi, artık Mersin restoranlarında da yerini almaya hazırlanıyor. Slow Fish Mersin Platformu, Mersin Deniz Ticaret Odası iş birliğinde, kentte ilk kez buharda pişirilmiş aslan balığı tadımı yapıldı. Aslan balığının tadına bakan konuklar, balığı çok lezzetli buldu.
Slow Fish Mersin Platformu ve Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), dikenleri zehirli ancak eti yenebilir ve lezzetli istilacı türlerden olan aslan balığını hem ekonomiye kazandırmak hem de popülasyonunu azaltmak amacıyla harekete geçti. Bu amaçla, MDTO’da ‘Aslan Balığı Tadın Etkinliği’ düzenledi.
Yerel türler üzerinde oluşan baskıyı rahatlatmak için tüketilmesini teşvik etmek amacıyla Mersin Deniz Ticaret Odasında gerçekleştirilen etkinlikte, usta şefler eliyle buharda pişirilen aslan balığı, konuklara ikram edildi. Balığı çok lezzetli bulan konuklar, aslan balığının Mersin’de bir an önce restoranlarda yer almasını beklediklerini söyledi.
Etkinlikte ayrıca, mayıs ayında Silifke ilçesine bağlı tatil beldesi Akkum’da gerçekleştirilen dalış etkinliğinde toplanan uzun dikenli deniz kestaneleri de sergilendi.
“ASLAN BALIĞININ YENİLEBİLDİĞİ BİLİNİRSE EKONOMİYE KATKISI OLUR”
MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, tadım etkinliğinde yaptığı açıklamada, aslan bağlı ve uzun dikenli deniz kestanesi gibi istilacı türlerin, Süveyş Kanalının açılması ve denizlerin ısınmasıyla Doğu Akdeniz’e geldiklerini söyledi. Doğu Akdeniz’in, balık türü konusunda çok kısır olduğuna işaret eden Lokmanoğlu, “Bu istilacı balıkların da yedikleri bizim buradaki lokal balıklarımız. Bunların predatorları yok, yani bunları yiyen türler yok. O zaman korkunç bir şekilde ürüyorlar. Biz de bu üremeyi önlemek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Aslan balığının zehrinin sadece yüzgeçlerinde bulunduğuna ve iyi bir temizlemeyle yenilebildiğine dikkat çeken Lokmanoğlu, “Bu bilinirse ekonomiye katkısı olur. Ben de yedim ve çok lezzetliydi. Bu türleri ekonomiye kazandırırsak hem istilacı türleri azaltmış oluruz hem kendi balıklarımızı biraz korumuş oluruz hem de faydalanmış oluruz. Bu anlamda desteğimiz devam edecek. Denizle ilgili her konuda Deniz Ticaret Odası var” diye konuştu.
“ASLAN BALIĞI TÜKETİMİNİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
2021 yılında kurulan ve kurucuları arasında MDTO yöneticilerinin de bulunduğu Slow Fish Mersin Platformunun Sözcüsü Ezgi Biçer Uçar da geçen yıl istilacı türlerle mücadeleyi içerine bir eylem planı belirlediklerini söyledi. Aynı zamanda MDTO Genel Sekreter Yardımcısı olan Uçar, “Bu çerçevede, geçen ay uzun dikenli deniz kestanesine yönelik bir dalış etkinliği gerçekleştirmiştik. Bugün de aslan balığına yönelik bir tadım etkinliği gerçekleştiriyoruz. Özellikle aslan balığını, denizlerimizdeki besin zincirinde tüketen çok az balık türü var. Dolayısıyla insanların bu türün tüketimini alışkanlık haline getirerek denizlerdeki sürdürülebilir dengeyi korumak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Uçar, Aslan balığını kendisinin de ilk kez tattığını belirterek, “Kesinlikle çok lezzetli. Bizim damak zevkimize çok uygun. Tadı lagosa çok benziyor. Diyetisyenlerimiz, besin değeri açısından da çok yüksek olduğunu söylemişlerdi. Dolayısıyla hem lezzet hem besin değeri açısından tüketilmesini tavsiye ediyorum” dedi.
“ÖNCELİKLE RESTORANLARDA YER ALMASINI AMAÇLIYORUZ”
Uçar, Aslan balığının tüketimini teşvik etmek için uyarı afişleri hazırlayarak balıkçı barınaklarına gönderdikleri bilgisini vererek, “Aslan balığının dikenleri zehirli, ancak bunları çıkardıktan sonra zehri kalmıyor. Kesinlikle gönül rahatlığıyla tüketilebilir. Şu anda balık pazarlarında henüz yer almadı bu balık. Biz öncelikle restoranlarda yer alması konusunda tavsiyelerde bulunuyoruz, çünkü uzman ellerde hazırlanması daha sağlıklı olacaktır. Ancak, evlerde de üstündeki ve altındaki zehirli dikenlerin kesilmesiyle gönül rahatlığıyla tüketilebilir” diye konuştu.
“ASLAN BALIĞININ TÜKETİLMESİ, DENGE KURULMASI AÇISINDAN ÇOK KIYMETLİ”
Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas ise hem aslan balığının hem de uzun dikenli deniz kestanesinin tüketime uygun olduğunun altını çizdi. Bu türlerde zehrin sadece dikenlerinde bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Ayas, “Dolayısıyla etlerinde kesinlikle zehir yok. Bu türlerin tüketiminin arttırılması şu açıdan önemli; doğada bir predatorları yok. Aslan balığının bildiğimiz tek avcısı insan. Bu nedenle biz insanların tüketmesini istiyoruz ki, popülasyonları biraz daralsın. Aslan balığı, diğer türler üzerine ciddi anlamda baskı kuruyor ve aklınıza gelen bütün deniz canlılarının yavrularıyla besleniyor; onların popülasyonlarını daraltıyor. Bu anlamıyla da biz aslan balığının tüketilmesinin çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Burada aslan balığını tadanlar çok beğendiklerini söylediler. Bu, bizi çok umutlandırdı. Aslan balıkları ve uzun dikenli deniz kestaneleri tüketimi girdiğinde ve insanlar bunu talep etmeye başladığında bir piyasası olur ve restoranlar bunu sunmaya başlarlar. Böylece bu türler üzerinde bir baskı kurulmuş olur; diğer türler de rahat nefes almış olurlar ve bir denge kurulmuş olur. İnsan aslında en büyük predator. Öyle baktığımızda bunun tüketime sunulması ve beğenilmesi çok kıymetli” ifadelerine yer verdi.